İKÇÜ’ye mobbing ve baskı tepkisi
Eğitim Sen İzmir Üniversiteler Şubesi, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nde araştırma vazifelisi olarak çalışan Bulut Yavuz’un işten çıkarılmasını protesto etti. Yerleşke girişinde “İnsan, toplum, tabiat faydasına üniversite istiyoruz” pankartı açan eğitimciler, “Özgür, bilimsel, akademik üniversite” sloganı attı.
Yapılan basın açıklamasını okuyan Lülüfer Körükmez, “Özgür fikrin, bilimsel eğitim ve araştırmanın merkezi olması gereken üniversiteler, baskılar ve keyfi idare anlayışlarıyla her geçen gün bu temel fonksiyonlarından uzaklaştırılmaktadır. Bunun son örneği İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nde yaşanmıştır. Akademisyenler üzerindeki baskılar giderek artarken, hukuksuz ve keyfi uygulamalarla işçilerin sindirilmesi amaçlanmaktadır. Üniversite idaresinin adaletsiz uygulamalarının en son kurbanı, haksız ve hukuksuz bir biçimde işinden edilen Araştırma Vazifelisi Bulut Yavuz hocamız olmuştur” dedi.
“SİSTEMATİK BİR YILDIRMA SİYASETİ UYGULADILAR”
“Doktora çalışmalarını Dokuz Eylül Üniversitesi’nde sürdürmekte olan Bulut Yavuz, tezini belirlenen mühlet içinde Dokuz Eylül Üniversitesi Toplumsal Bilimler Enstitüsü’ne teslim etmiş olmasına karşın, Katip Çelebi Üniversitesi idaresi tarafından ‘azami süreyi tamamlamadığı’ gerekçesiyle işten çıkarılmıştır” diye devam eden Körükmez, “Ancak, bu konuda Yükseköğretim Kurulu’nun resmi görüşü açıktır: Tez savunma evresine gelen bir akademisyenin azami süreyi aştığını tez etmek hukuka terstir. Bu resmi dokümanlar üniversite idaresine sunulmasına karşın, Katip Çelebi Üniversitesi idaresi bu tüzel gerçeği yok sayarak keyfi kararında ısrar etmiştir. Dahası, araştırma vazifelileri için ekseriyetle bir yıl olarak yapılan yine atamalar, Bulut Yavuz için hesaplı bir biçimde 5 ay 11 gün üzere alışılmadık bir müddete indirgenerek hukuksuz sürecin önü açılmıştır. Tüm bu uygulamalar, arka niyeti açıkça ortaya koymaktadır. Bulut Yavuz hocamızın işten çıkarılması, münferit bir olay değil, Katip Çelebi Üniversitesi idaresinin ısrarlı bir biçimde sürdürdüğü akademik özgürlüğü yok etmeye ve işçileri susturmaya yönelik sistematik baskı siyasetinin bir kesimidir. İdare, bir diğer hocamız hakkında sadece bir yıl içinde dört farklı disiplin soruşturması açmıştır. Birinci soruşturma sendikamızın tüzel takviyesiyle iptal edilmiştir, fakat bunun akabinde devreye sokulan baskı sistemi sistematik bir yıldırma siyasetine dönüşmüştür. Üniversite idaresi, akademisyenlerin asli vazifelerine odaklanması gerekirken, toplumsal medya paylaşımlarını bile takip ederek sırf bir retweet üzerinden soruşturma açacak kadar ileri gitmiştir. Öbür soruşturmaların ise temelsiz ve hatta anayasal hakları ihlal ediyor oluşu üniversite yönetiminin akademik çalışanı, sindirilmesi ve biat ettirilmesi gereken bireyler olarak gördüğünü göstermektedir” sözlerini kullandı.
“MOBBİNG VE BASKILARLA BİLİM ÜRETİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR”
Sendika olarak özgür ve demokratik üniversite için uğraşlarını sürdüreceklerinin altını çizen Lülüfer Körükmez, “Katip Çelebi Üniversitesi’nde yaşananlar, maalesef ki üniversitelerde baskıcı ve otoriter idare anlayışının yaygınlığını açıkça göstermektedir. Akademisyenlerin soruşturmalar, cezalar, mobbing ve baskılarla susturulmaya çalışıldığı bir üniversitenin bilim üretmesi mümkün değildir! Üniversite yönetimlerinin neredeyse en kıymetli vazifesi gerek akademik gerek idari üniversite çalışanını takip etme ve cezalandırma haline gelmiştir. Üniversiteleri birer cezalandırma ve sindirme kurumu haline getiren bu anlayışa karşı gayretimizi kararlılıkla sürdüreceğimizi bir defa daha ilan ediyoruz. Eğitim Sen olarak, özgür, özerk ve demokratik üniversite ülkümüzden asla geri adım atmayacağız! Ne Bulut Yavuz hocamız ne de rastgele bir Katip Çelebi işçisi yalnızdır! Eğitim Sen, tüm eğitim ve bilim işçilerinin yanındadır ve yanında olmaya devam edecektir! Susmayacağız, sinmeyeceğiz, yılmayacağız, boyun eğmeyeceğiz!” diye konuştu.
