Adli Tıp Uzmanları Derneği, Toplumsal Hizmet Uzmanları Derneği, Türk Psikologlar Derneği, Türkiye Psikiyatri Derneği; son günlerde kentlerde ve üniversitelerde gerçekleştirilen demokratik şovlarda yaşanan insan hakları ihlalleri, azap ve makus muamele ile ilgili ortak basın açıklaması yaptı. Açıklamada, “İnsan sıhhatine açıkça ziyan veren kimyasal içerikli gaz ve sıvıların denetimsiz kullanılmasını, insanların hukuksuz kimlik tespiti, gözaltı süreçleri ve bu gözaltılar sırasında kanunda açıkça hata olan eziyet ve makûs muamelelere maruz kaldığı olayları büyük bir kaygıyla takip ediyoruz” denildi.

‘İŞKENCE KABAHATİ KAPSAMINDADIR’

Gözaltına alınan bireylerin isimli sıhhat muayenelerinin sıhhat kuruluşlarında, mahremiyet gözetilerek, tam ve eksiksiz yapılmasının yasal mecburilik olduğunun anımsatıldığı açıklamada, “İnsan sıhhati açısından son derece tehlikeli olan kimyasal içerikli gaz ve sıvı kullanımı, cinsel dokunulmazlığı ihlal eden ve ağır ruhsal ziyanlar veren çıplak arama üzere insan onurunu zedeleyen ve kabul edilemez uygulamalar derhal sonlandırılmalıdır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, milletlerarası kontratlar ve kanunlarımıza nazaran, yasalar tarafından teminat altına alınmış demokratik hak kullanımı ya da münasebeti ne olursa olsun rastgele bir hareket sebep gösterilerek insanların ruhsal ve bedensel bütünlüklerine yönelik bilerek ve isteyerek eziyet ve berbat muameleye maruz bırakılmaları azap hatası kapsamındadır, insanlığa karşı işlenmiş hatadır ve Türk Ceza Kanunu 94. Unsuruna nazaran vakit aşımı işlemeyecek formda ağır mahpus cezasını gerektirmektedir. Yaşanılan bu hak ihlallerinin sorumluları tespit edilmeli, azap ve makus muamele yapan bireyler ile bu şahısların cürümlerine şahit olmalarına karşın mani olmayan kamu vazifelileri hakkında acilen gerekli isimli idari süreçler yapılmalıdır” sözleri kullanıldı.

‘DESTEĞE HAZIRIZ’

Son olarak şu sözlere yer verildi: “Toplum sıhhati için hizmet sunan meslek mensupları olan bizler yaşananların şahitleriyiz. Kanunların bu azap ve makus muamelelere karşı odunsuz uygulanmasının, hak ve özgürlükler açısından inançlı bir ortamın toplumsal düzgünlük hali için ne kadar değerli olduğunu biliyoruz. Yetkilileri, toplumun bütünlüğünü, adalet algısını, güvenlik hissini yaralayan, gençlerin kendi topraklarında inşa edecekleri geleceğe olan inançlarını sarsan her türlü hukuksuz ve şiddet içeren uygulamalara bir an evvel son vermeye çağırıyoruz. Tüm toplumun fizikî ve ruhsal güzelliği açısından, içinde bulunduğumuz süreçten geleceğe olan umudumuzu büyüterek geçmek ismine vücut ve ruh sıhhatini derinden etkileyen bu tıp muameleler sebebiyle ruhsal zorlanma yaşayan yurttaşlarımızdan gereksinimi olanlara mesleğimiz ve kamusal sorumluluğumuz ismine dayanağa hazır olduğumuzu kamuoyuna hürmetle duyururuz.”