ADD Cumhuriyetin kuruluşunun 101. yıldönümü için açıklama: Akıl ve bilime dayalı büyük kararlılık
ADD’nin açıklamasında; “Emperyalistleri ve işbirlikçilerini denize döktükten sonra, muasır medeniyet düzeyini aşma amacıyla orta vermeden uğraşlarına devam eden Mustafa Kemal Paşa ve Kemalist Devrimciler, şimdi yolun başında Havza’da, Amasya’da, Erzurum’da, Sivas’da tekraren tanımladıkları yeni Türk devletinin ismini 29 Ekim 1923 günü ilan ettiler: Türkiye Cumhuriyeti… Bu devlet, 30 Ekim 1918’de imzaladığı Mondros Mütarekesi ile ömrünü tamamlayan Osmanlı İmparatorluğu’nun enkazı üzerinde akıl ve bilime dayalı bir planın kararlılık ve hamasetle uygulanmasıyla var edildi” denildi.
‘SELANİKLİ YETİMDEN DEVRİMCİ YARATTI’
Açıklamada Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk hakkında; “Vatanın kurtarıcısı ve devletin kurucusu Mustafa Kemal, birinci gençlik yıllarından itibaren adeta bir heykeltıraş üzere kendini yonta yonta Selanikli fakir bir yetimden tarihin en büyük devrimcisini, düşmanlarının bile önünde hürmet ile eğildiği askeri strateji dehasını, dünyanın örnek aldığı saygın devlet adamını yarattı. Dünya, İslam ve Türk tarihini, büyük ihtilallerin sosyokültürel art planını ve sonuçlarını inceledi. 1789 Fransız İhtilali hakkında çabucak bütün yazılanları okuyup Avrupa’ya ve Dünya’ya tesirlerini inceledi. Rusya’nın 1917 Ekim Devrimi’ni neden ve sonuçlarıyla yakından izledi, dersler çıkardı. Tevfik Fikret’ten, Namık Kemal’den feyz aldı, Emile Durkheim’dan, Ziya Gökalp’ten öğrendi… Kendisini bu türlü yetiştiren büyük devrimci, emperyalist devletleri yenip zaferi kazanacağına öylesine inanıyor, ulusuna o kadar güveniyordu ki Samsun’a çıkışından 50 gün sonra askerlikten istifa etmek ve ‘Bir ferd-i mücahit olarak’ yola devam etmek zorunda kaldığı günlerde, 7/8 Temmuz 1919 gecesi sabaha karşı Erzurum’da Mazhar Müfit Kansu’ya ‘Zaferden sonra hali hükümet cumhuriyet olacaktır’ maksadını birinci husus olarak not ettirebiliyor, 23 Nisan 1920 günü açtığı Meclis’in millet egemenliğine dayanarak çalışacağını ilan edip 20 Ocak 1921’de yürürlüğe giren Teşkilatı Esasiye Kanunu’nun birinci hususu olarak belirlediği ‘Egemenlik Kayıtsız Koşulsuz Milletindir’ unsurunu Büyük Millet Meclisi Genel Şura Salonu duvarına silinmemek üzere yazdırabiliyordu” tabirleri kullanıldı.
“Cumhuriyet daha ilan edilmeden sinsi ve açık bütün düşmanları sahnede yerlerini almışlardı” denilen açıklamada şunlar kaydedildi:
