Diziye konu oldu, Ece Gürel’in ölümüyle gündeme geldi: ‘Ayahuasca çayı’
Kaybolduktan 4 gün sonra sağ olarak bulunan lakin kaldırıldığı hastanede hayat savaşını kaybeden mimar Ece Gürel’in, gittiği Belgrad Ormanı’nda halüsinojenik tesiriyle tanınan ve birçok ülkede yasak olan ayahuasca çayıyla bir ritüel gerçekleştirdiği iddiası kısa mühlet içerisinde gündem oldu.
Söz konusu tezlerin akabinde ayahuasca çayı merak edilmeye başlandı.
BİRÇOK ÜLKEDE YASAKLI
Sputnik’ten Başak Koçak’ın haberine göre banisteriopsis caapi bitkisinden üretilen ve Amazon yerlileri tarafından binlerce yıldır ritüel esnasında kullanılan ayahuasca çayı, Güney Amerika’daki şamanlar tarafından kullanılıyor ve halüsinojenik tesiriyle biliniyor.
Ayahuasca çayı içeriğinde bulundurduğu dimetiltriptamin (DMT) unsuru nedeniyle birçok ülkede yasaklı.
Ece Gürel’den gelen kahreden haber sonrası merak edilen bir öteki kavram da aleksitimi oldu. Duygusal körlük olarak da isimlendirilen, aleksitimi bireyin kendi hislerini çözmekte ve oburlarının hislerini anlamakta zorlanması olarak tanım ediliyor.
Özellikle Z nesli ortasında yaygınlaştığı belirtilen bu durumun sonucunda empati kurmakta zahmet, düşük duygusal farkındalık ve toplumsal bağlantılarda kopukluk üzere çeşitli problemler baş gösteriyor.
’46 YOK OLAN’ DİZİSİNE BAHİS OLMUŞTU
Ayahuasca unsuru ülkenin gündemine girerken akıllara Erdal Beşikçioğlu’nun başrolünde yer aldığı 46 Yok Olan dizisi geldi.
Dizide 5 yıldır komadaki kardeşini uyandırmak için ilaç üretmeye çalışan doktor Murat ilacında eksik olan unsurun Şamanizm ayinlerinde içilen içeceğin içinde olduğuna inanarak ormanda Şamanizm ayinine dahil oluyordu.
Kız kardeşi Ezo’yu tekrardan sıhhatine kavuşturabilmek için Murat Hoca, ayahuascayı kardeşine enjekte ederek kardeşinin gözlerini açmasını sağlamıştı.
GENÇLER ORTASINDA GÖRÜLÜYOR
Bir öteki merak konusu olan kavram ise aleksitimi oldu. Duygusal körlük olarak da bilinen aleksitimi, bireyin kendi hislerini tanımlamakta ve diğerlerinin hislerini anlamakta zahmet çekmesiyle karakterizedir.
Son yıllarda bilhassa Z jenerasyonunda yaygınlaştığı gözlemlenen bu durum, empati kurmada zorluk, düşük duygusal farkındalık ve toplumsal münasebetlerde kopukluk üzere çeşitli meselelere yol açabiliyor.
