CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınarak tutuklanması sonrası gelişen reaksiyon aksiyonları ülke genelinde devam ederken Kamu İşçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyeleri “Genev grev genel direniş” davetiyle bir basın açıklaması yaptı. İzmir’de Kültürpark’ın 9 Eylül Kapısı’nda toplanarak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda geçen KESK üyeleri burada basın açıklaması yaptı. 

ANGÜN: KENDİNİ GÖZDEN GEÇİRMESİ GEREKEN İKTİDAR İSE TAM BİLAKİS SOKAĞA ÇIKANLARI MAKSAT ALIYOR

“Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Daima Bir arada Ya Hiçbirimiz” başlıklı basın açıklamasını okuyan TÜM BEL-SEN 1 No’lu Şube’den Turgut Angün, “Özgürlük ve demokrasi isteyen milyonlar ülkenin dört bir yanında günlerdir meydanlarda hak ve özgürlük için seslerini yükseltiyor. Milyonlarca İstanbullunun oylarıyla belediye başkanı seçilmiş Ekrem İmamoğlu’na yönelik haksız ve hukuksuz siyasi operasyonlara karşı halkın demokratik iradesine sahip çıkma olarak başlayan aksiyonlar, 23 yıldır biriken öfkenin patlamasıyla ülke genelinde demokratik bir direniş dalgasına dönüştü. Başta öğrenci gençlik olmak üzere milyonlarca yurttaş, ülkede demokrasi ve hukukun ayaklar altına alınmasına, sefalet fiyatlarına, yoksulluğa, geleceksizliğe, çürümüşlüğe ve zorbalığa karşı isyan ediyor… Böylesi bir haklı direniş dalgası karşısında kendini gözden geçirmesi gereken iktidar ise tam aksine sokağa çıkanları amaç alıyor. Hak ve özgürlükleri için meydanlara çıkanlara saldırıyor, gelecekleri için seslerini yükselten üniversite öğrencilerini, haber yapan gazetecileri, aydınları, sanatkarları, işçileri gözaltına alıp tutukluyor…” dedi. 

“AMAÇLARI HALKIN DEMOKRATİK İRADESİNİ GASP EDİP, TEK ADAM REJİMİNİ TAM MANASIYLA KURUMSALLAŞTIRMAKTIR”

“İmamoğlu’nun gözaltına alınması da dahil aylardır gerisi arkasına yaşadığımız kayyum atamaları başta olmak üzere hukuksuzlukların, baskıların, gözaltı ve tutuklamaların hiçbirisi tesadüf değildir” diye devam eden Turgut Angün, “Kendilerini ülkenin efendisi; halkı ise köleleri gören bu iktidar, yıllardır sürdürdükleri bu sömürü saltanatı devam etsin diye ülkeyi kendileri için dikensiz gül bahçesine dönüştürmeyi amaçlıyor.  İşte bunun için de demokrasinin en temel unsuru olan seçimle gelenin seçimle gitmesine dahi tahammül edemiyor, halkın seçtiği belediye liderlerini talimatlı yargı kararlarıyla misyondan alıyor, tutukluyor ve yerlerine kayyım atıyor.  İşte bunun için gerçek bir hukuk nizamı ve adaletten yana tutum alan, İstanbul’daki on binlerce avukatın meslek örgütü İstanbul Barosunun idaresi vazifeden alınıp, yerine kayyım atanıyor. İşte bunun için üniversite öğrencilerinin ve akademisyenlerin ders boykotunu desteklemek için bir günlük hizmet üretmeme kararı veren eğitim işçilerinin öz örgütü Eğitim-Sen Merkez Yürütme Kurulu hakkında çabucak soruşturma açılıyor, arkadaşlarımıza konut mahpusu cezası veriliyor. İşte bunun için Anayasal bir hak olan toplantı ve şovlara, işçi grevlerine yasaklar getiriliyor, toplumsal muhalefetin sesi olan yayın kuruluşlarına ağır cezalar veriliyor” sözlerini kullandı. 

“AMAÇLARI YOKSULLUĞUN, ADALETSİZLİĞİN, HUKUKSUZLUĞUN KARAR SÜRDÜĞÜ, EMEĞİN HAKKININ YOK SAYILDIĞI BİR ÜLKE YARATMAKTIR”

İktidarın şiddet ile birçok sorunun üzerini örtmeye çalıştığını aktaran Angün, “Amaçları halkın demokratik iradesini gasp edip, tek adam rejimini tam manasıyla kurumsallaştırmaktır.  Maksatları işçileri sefalet fiyatlarına mahkûm ederken, kamu kaynaklarını yandaşlarına daha fazla peşkeş çekmektir. Gayeleri milyonlarca çocuk okula aç giderken, bir avuç ayrıcalıklı bölümün üçer beşer maaş ve ihalelerle zenginleşmesidir.  Maksatları herkes için eşit ve adil bir yargı değil; buyruk eri haline getirdikleri yargı sistemi üzerinden gücü gücüne yetenin hâkim olduğu kabile tipi bir yargıdır. Gayeleri palavra haberlerle, demagojik telaffuzlarla farklılıklarımızı ayrışmaya dönüştürerek, toplumu kutuplara ayırmak, barış ve kardeşlik yerine düşmanlık tohumları ekmektir. Emelleri taciz, tecavüz ve şiddetle bayanları sindirip, toplumsal ömrün her alanında dehşetle teslim alıp, konuta kapatmaktır. Yani maksatları yoksulluğun, adaletsizliğin, hukuksuzluğun karar sürdüğü, emeğin hakkının yok sayıldığı bir ülke yaratmaktır. Tüm bu adaletsizlikler karşısında susmamızı, onların dediklerini yapmamızı, onların verdikleriyle yetinmemizi, sessiz bir biçimde itaat etmemizi istiyorlar; hatta yalnızca istemekle de yetinmiyor bunu dayatıyorlar” diye konuştu.

“BARDAĞIN TAŞTIĞI YERDEYİZ”

Angün kelamlarını şu biçimde noktaladı:

“Ancak ülkenin dört bir yanında sokaklara çıkan milyonlar göstermektedir ki bu halk artık bu dayatmayı kabul etmez. Özgürlük ve demokrasiyi, eşitliği, adaleti, barışı ve kardeşliği tehdit eden bu uygulamalara karşı toplum artık ‘bardağın taştığı yerdeyiz’ diyor. Bizlere düşen her geçen gün büyüyen bu demokratik direniş dalgasına güç vermektir. Dünya tarihi şahittir ki hiçbir baskı ve hücum; emek, demokrasi, barış ve özgürlük için hakkını hukukunu savunmak ismine meydanları doldurun bir halkı durdurmamıştır. Ne kadar acımasız olursa her türlü orantısız şiddete karşın halk kazanmış, her diktatörlüğün bir sonu olmuştur.  Bizim ülkemizde de er ya da geç bu otoriter baskıcı devir sona erecek; bu hukuksuzluklara teslim olmayanlar, itiraz edenler kazanacak; bugün yapılan tüm bu hukuksuzlukların hesabı kesinlikle sorulacaktır. Hukuksuzluktan, sömürüden, baskı ve şiddet siyasetlerinden beslenenlere karşı tek çıkış yolu; ülkemizin eşit, özgür, barıştan yana demokratik yarınları için dayanışmayı ve çabayı yükseltmekten geçmektedir. Bunun için; işine, ekmeğine, hakkına ve hukukuna yani geleceğine sahip çıkan, fikrini ve kimliğini özgürce yaşamak isteyen bütün işçileri ortak bir hal almaya, birleşik güçlü bir direniş sınırı yaratmaya çağırıyoruz.”